2 Kasım 2010 Salı

Babacığım Elma Dersem Çık


:::..BABAM ' A..:::





Babacığım elma dersem çık
Armut dersem çıkma
Babacığım elma
Elma! elma! elma!
Babacığım mızıkçılık yapma
Haydi çık artık
Saklandığın topraktan ama

Babacığım
canım babacığım
Ne olur babacığım

Duy sesimi
Bak bağırıyorum
Avazım çıktığı kadar
Yetim yavrunun
baba hasretiyle
Yanan yüreğinin
Feryadını duy
Duy ne olursun
duy artık ama

babacığım akşam oldu
Annem merak eder
Ben gidiyorum


babacığım
Yarın yine selvi ağacının altında
misler gibi çiçek kokan
saklandığın toprağının başındayım

seninle saklambaç oynayacağım
elma dersem çık
armut dersem çıkma diyeceğim

sonrada
elma elma elma diye
tüm yanık yüreğimle feryat edeceğim
yine sesimi duyan yürekleri
delip geçeceğim
yakıp geçeceğim

defalarca toprağına sarılıp
hasretle özlemle öpeceğim
ta ki akşam olana kadar
sonrada
annem merak etmesin diye
evime gideceğim

babacığım merak etme
yarın yine geleceğim...

 

Bugün babamı kaybettiğimiz gün..Mekanın cennet , ruhun şad olsun babacım..Seni çok seviyoruz..

28 Ekim 2010 Perşembe

MUSTAFA AMCAM VE SEHPASI



Çocukluğumun en güzel hatıralarından, isim babamız, ahşap işleme ustası, nur yüzlü, hafız mustafa amca....
  
 Yukarıda resimleri bulunan sehpayı, mustafa amca hiçbir alet ve çivi kullanmadan, sadece kıl testere yardımıyla, parçaları birleştirerek yaptı.Yaşlı ve hasta haliyle aylarca emek verdi.Kayseri iş adamları, bu nadide eseri Abdullah gülün makam odasına hediye göndereceğini söyledi ve satın almak istedi.Fakat almadı ve sehpa mustafa amcada kaldı.
 
 Hasta olan mustafa amcama Allah tan acil şifa diliyorum..Bu muhteşem eserinde layık olduğu yerde, layık olduğu değeri göreceğine inanıyorum..

 
  
 
 
  1.  

24 Ekim 2010 Pazar

YAĞLI BOYA TABLOLAR...

ARKADAŞIM FATOŞUN YAĞLI BOYA TABLOLARINDAN BİRKAÇI..ELİMDE SADECE BUNLARIN RESMİ OLDUĞU İÇİN DİĞERLERİNİ YAYINLAYAMADIM..HEPSİDE BİRBİRİNDEN GÜZEL.ÖZEL KURS ALMADAN TAMAMEN KENDİ YETENEĞİ SONUCUNDA ORTAYA ÇIKTI BU TABLOLAR..PROFESYONEL BİR ORTAMDA PROFESYONEL ÇALIŞMALARLA ÇOK DAHA GÜZEL RESİMLER ÇİZECEĞİNE İNANIYORUM ARKADAŞIM...BUNLAR TELEFONDAN ÇEKİLMİŞ RESİM
LER OLDUĞU İÇİN ÇOK NET DEĞİLLER AMA BEN GERÇEKLERİNİ BİZZAT GÖRDÜM :) ÇOK GERÇEKÇİ DURUYORLAR...BLOGUMDA ARKADAŞIMIN BU YETENEĞİNE YER VERMESEM ÇOK AYIP OLURDU..:) ELLERİNE EMEĞİNE SAĞLIK FATOŞCUM..EĞER İLERDE AÇ KALIRSAK BENDE SENİN BU YETENEĞİNDEN YARARLANMAYA KARAR VERDİM :) SEN ÇİZERSİN BEN SATARIM..EH NEDE OLSA ESNAF RUHUMUZ VAR..:)
(Yazınıda sarı lacivert yazdım  hadi buda benden sana kıyak olsun :P ))

22 Ekim 2010 Cuma

Hikâye..

  Vaktiyle bir padişahın çok güzel bir kızı vardı.Uzun saçlı bir delikanlı ona aşık oldu.Geceleri hasretiyle ah ediyor, gündüzleri sarayın kapısını gözlüyor, o nereye giderse atının ardından sürüklenip gidiyor, koşuyor, gözlerinden yağmur gibi yaşlar akıtıyordu. Bu yüzden sultanın çavuşlarından durmadan eziyet görüyor, dayak yiyor ama bir kerecik olsun feryat etmiyor, ah demiyordu.Hak bu olup biteni gördükçe kah delikanlıyı ayıplıyorlar, kah sultanın insafsızlığına söyleniyorlardı.İçlerinden birtanesi bile delikanlıya kıza layık görmüş değildi.Nihayet kız babasına,
__Bu bela niceye dek sürecek, dedi;beni bu halden kurtar, artık utanıyorum.
  Sultan bunun üzerine o delikanlının tutulup derhal şehir meydanına getirilmesini, orada saçlarından bir atın ayağına bağlanıp bedeni paramparça olana dek sürükletilmesini ferman etti.Halk, yürekleri parçalanarak meydana toplandılar, gözyaşları toprağı kızıl güllere benzetmekteydi.Ve nihayet sultanda kızı uğruna can feda edecek olanın halini görmek istiyordu.Herkes hazır olunca bir asker delikanlının saçlarından tutup hazırlanan atın ayağına bağlamak üzere sürüklerken aniden kurtuldu ve padişahın huzuruna koşup eteğine yapıştı:
__Ey aleme adalet veren sultan, dedi; senden bir dileğim var, bir parçacık beni dinle!
   Sultan hışımla karşılık gösterdi:
__Canını bağışlamamı istiyorsan nafile şuanda seni öldürtmekten daha büyük bir arzum yok.Saçımdan sürükletme, bir anda öldürecek yol tut diyeceksen, ahdettim, senin, kanını at nallarına çiğneteceğim.Kızımla bir kaç dakika yalnız kalayım diyeceksen, onun bir tel saçını bile saba reva görmem, artık onun yüzünü göremeyeceksin....
__Hayır ey her yaptığını güzel yapan sultan, dedi delikanlı, canımı bağışlamanızı istemiorum sizden.Kızınızı bana göstermeyeceklerinide biliyorum.Atların ayağı altında sürüklenmekonusuna gelince, bunada itirazım yok.Benim sizden isteğim tamamen başka.
__Söyle o vakit nedir dileğin?
__Elbette bugün beni öldürecek, at nalları altında hor ve hakir bir halde kanımı toprağa karıştırcaksın.Dileğim o ki beni onun atının ayağına bağlayıp sürüklet.Çünkü ben o ay yüzlünün yolunda ölünce ancak diri olabilirim.''(...............................................................................................................................
.............................................................................................................................................................
.............................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................)

5 Ekim 2010 Salı

ÇİLEK MODELLİ ÖRGÜ

İnternette görüp beğenip örmeye karar verdiğimiz ceket..erkek çocuğuna olurmu olmazmı diye çok düşündük esra ile ve olucağına karar verdik.Yanda gördüğünüzü esra oğlu ahmet efe için ördü..:) kendi ördüğümün resmini çekmediğim için yayınlayamadım ama esranınkinden ziyade  modele daha çok benzedi :) Arkadaşım çiğdemin bebeği için ördüm.. yani ELİZAN için..elizanın dünyaya gelmesine 2 ay kaldı..inş. 7 ay sonra örgümü elizanın üzerinde görücem...Hayırla gelmeni bekliyoruz elizan..

29 Eylül 2010 Çarşamba

ACI SOS

Kaldığımız yerden devam edelim dedim. Hamsili pilav için acı seven olabilir diye bir yorum geldi ve bu da sizlere bu tarifi göndermeme vesile oldu.
Malzemeler:
5 kg salçalık kırmızı biber (tatlı)
1 kg cin biberi
1 kg hazır domates salçası
1 çay bardağı tuz
1 su bardağı sirke
1 su bardağı zeytin yağı
1 bağ maydanoz
5 baş sarımsak
1 tutam kuru reyhan
Yapılışı:
Yıkayıp robottan geçirdiğimiz salçalık biberler ile cin biberlerini derince bir tencerere kaynamaya bırakıyoruz.(Ancak ben salça kaynatır gibi leğende kaynatmanızı öneririm). Bu iki biber suyunu çekip koyulaşana kadar kaynatıyoruz. Ocaktan alır almaz sıcağıyla beraber kıyılmış maydanoz,sarmısak,salça v.s. kalan bütün malzemeyi ekleyip karıştırıyoruz. Soğuyunca küçük kavanozlara bölebilirsiniz.
Tavsiye: Kısa süreli tüketim isteyen ya da kısa sürede yapmak isteyenler oranları aynı olacak şekilde malzemeyi azaltarak da yapabilirler.
RUZ

27 Eylül 2010 Pazartesi

aşk üzerine dedikodu...


  Aşk yalnızca bir bakıştır.gerisi ve sairedir... O ilk bakıştan sonra aşık durmadan sevgiliyi seyretmeye ,onu görme arzusu duyar.Çünkü göz ruha açılan büyük bir penceredir.Gönlün sırlarını keşfe çalışır ve en gizli düşünceleri bile açığa vurur.Aşıkın gözü sevgiliden başkası üzerinde eğleşip durmak istemez.Mıknatıs, çekim gücünü göz ile sevgili arasındaki ilişkiden almıştır.Dilbilgisinde sıfatın isme uyduğu gibi,gözde sevgiliye uyar,onda eriyip sonsuzluğa karışır.
  Eğer sevgiliden başkasına söyleyemeyecek şeylere sahip olunmuşsa aşk kapıda demektir.Bu durumda sevgilinin sözünü can kulağıyla dinlemek ,ileri sürdüğü herşeyden dolayı hayret etmek ,saçma sapan,hatta yalan şeyler bile konuşsa ona hak vermek,haksız olduğu zamanlarda bileonu doğrulamak,ne yaparsa,ne derse,peşini sürmek,hep aşkın halleridir.Hatta birbiriyle çelişkili haller bile aşk için söz konusudur.Ayrılık acısının aşıka hoş gelmesi,zamanla ondan zevk alması gibi.Aşk ilerleyince sevgilinin derdini çekmek mutluluk olabilir.Tabiatta herhangi birşey haddini aşınca zıddına dönüşür.At arabasının tekerlerı çok hızlı dönmeye başlayınca sanki tersine dönüyor gibi görünür.O halde bütün üzüntülerin sonu mutluluk,bütün gülmelerin sonu gözyaşıdır.Sevincinde ,hüznünde aşırısı insanı öldürür.Kahkahalarla gülen kişinin gözünden sonunda yaş akar.
  Yıldız sürülerinin çobanları da ,olsa olsa yalnızlığı seçip inzivaya çekilen ve orada öylece ağlayıp duran aşıklardır.Onlar, gecelerin bitmez tükenmez uzunluğunda yıldızları sayıp yıldız yıldız gözyaşı dökerler.Aşıkların gözkapaklarıdır ki bulutlara bu konuda ders verir.Eğer batlamyus yaşıyor olsaydı,yıldızların akışını gözlemlemek için aşıklardan kendisine gözlem ekibi kurardı.Eski bir doğu şiirinde ''Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir/Mübtela-yı gama sor kim geceler kaç saat''denilmiştir...
( Yılın en uzun gecesinin hangi gece olduğunu müneccimler ile takvim düzenleyenler asla bilemezler.Onun hangi si olduğunu ancak gama müptela olmuş aşık bilir..)

25 Eylül 2010 Cumartesi

Kapıldım gidiyorum.....


Nev- aksam misafiri - kapildim gidiyorum
Yükleyen Ruzgarsiz. - DiÄ�er müzik videolarına göz atın.

kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına
ey ufuklar diyorum yolculuk var yarına
ayrılık görünmüşken yar tutmuyor elimden
misafirim bugün ben gurbet akşamlarına

Çok güzel bi şarkıyı çok güzel yorumlamış ..Alııııpp götürüyor insanı

24 Eylül 2010 Cuma

BİZİM İÇİN EN DEĞERLİ KLASİK


75 MODEL MERCEDES DİZEL :) HEPİMİZ İÇİN AYRI BİR YERİ OLAN BABA YADİGARİ BU KIYMETLİYİ DİĞERLERİNDEN AYRI KOYMAK İSTEDİM.10 SENE YATMASINA RAĞMEN FABRİKADAN ÇIKMIŞ GİBİ GELİN ARABASI OLDU..

KLASİK ARABA FUARINDAN GÖRÜNTÜLER









2009 kayseri klasik arabalar fuarında çektiğim resimler..nostalji vazgeçilmez.öyle değil mi?..

Düzeltme

Merhabalar.. Hamsili pilav tarifinde bir iki hatayı düzeltmek istiyorum.Asistanım yanlış bilgi girmiş.
- Malzemelerde 1 tatlı kaşığı tatlı toz biber değil 1 çay kaşığı tatlı toz biber.
-Pirince göre koyacağınız su 1 ya da 1.5 bardak sıcak su olmalı. pilavı neredeyse pişmiş olarak hamsilerin içine yerleştiriyoruz.
Bu iki ufak hata için affınıza sığınıyorum.Afiyet olsun...
RUZ

23 Eylül 2010 Perşembe

YOĞUN İSTEK ÜZERİNE HAMSİLİ PİLAW TARİFİ:)

İÇ PİLAW: MALZEMELER
- 1 su bardağı pirinç
-1 paket dolmalık fıstık
- 1 paket kuş üzümü
-1 tatlı kaşıgı tuz,1 çay kaşıgı tarçın,1 çay kaşığı kimyon,1 çay kaşığı köri,1 tatlı kaşığı tozbiber,1çorba kaşığı ayçiçek yağı

YAPILIŞI

Tavaya ayçiçek yağını alıp fıstıkları kavuruyoruz.ardından kuş üzümlerini biriki çeviirip:) üzerine sıcak suyla yıkadığımız pirinçleri ekliyoruz.pirinçleri koyar koymaz tuzu koyuyoruz(Pirinçlerin kırılmasını önler).pirinçler tane tane dağılana kadar kavuruyoruz.ardından 1 yada 1.5 su bardağı( pirince göre) sıcak su ekleyip baharatları koyuyoruz pişmeye bırakıyoruz.

dipnot: tarçın ve köri yoğun baharatlar oldugu için arzu edenler biraz daha az koyabilir.

Yarım kilo hamsiyi yıkayıp kılçıklarını çıkarıyoruz.küçük teflon tavayı yağlayıp dış yüzünü mısır ununa buladığımız hamsileri kuyrukları ortada olacak ve birbirlerinin üzerine basacak şekilde diziyoruz.ortaya pilavı kubbeleyecek şekilde yerleştirip kalan hamsileride mısır ununa bulayıp pilavın üzerini komple kapatıyoruz.yüksek ateşte bir yüzünü kzıarttıktan sonra tavanın kapağı yardımıyla çevirip diğer yüzünüde kızartıyoruz..hamsili pilavımız servise hazırdır..(Süsleme kısmını kardeşim fatoş ve arkadaşı fatoşa bırakıyorum limon koycaklar üzerine:) en önemli işi onlar yapıcak:):) )
dipnot:büyük tavada denemeyin dağılma riski yüksek zaten bu haliyle 4 kişiyi ziyadesiyle doyuruyor..
AFİYET BAL ŞEKER OLSUN.....:))

Hamsili pilav

Görünüşü kadar tadı güzel olan hamsili pilavv..yapılışı çok zahmetli ama verdiğin emege değiyor..ustası ruzişin eline sağlık..süslemede emeği geçen arkadaşım fatoşunda eline sağlık..(elinde bu tabakla olan resmini yayınlamadım fatoşcum kızarsın diye korktum :):) ) ee benimde elime sağlık tabi en önemli iş olan resmini çektim okadar :)

22 Eylül 2010 Çarşamba

En sevimli yaş pasta

Biraz suratsız bi tavşan olmuş ama yinede kulağındaki bonibonlarlar çook güzel görünüyor..Ellerine sağlıık arkadaşım..

Biri Düğün Eder,Biri Matem Tutar

ZİYA PAŞA Terci-i Bend de hayattaki tezatlı sahnelere işaret ediyor,bir de diğerine bakın,diyor.

Güller güler figanla geçer ömr-i andelib
Bimar ihtizarda ücret diler tabib

Şair diyor ki: Güller açılır; goncalar gül olup açılır saçılır; etrafa neşe saçar,bayram ederler. Fakat onların karşısında bülbül feryad ü figan eder. Biri düğün bayram eder, birisi matem tutar, inler feryad eder...
Yine bir hasta yatağında, son nefesinde can vermek, ruhunu teslim etmek üzeredir. Onun ruhunda da kim bilebilir ne güller açmakta ne güzellikler doğmaktadır. Çoluk çocuğu, yakınları, etrafında döğünür, feryad eder, ağlarlar. Fakat muayeneye gelen doktor, "Benim ücretimi kim verecek?"diye,bu sahneye ilgisiz, parasını ister.
Rabbim bu ne tezatlı sahnedir. Bu dünyanın,bu beşerin, insanların hali nedir? Senin bu tecellilerin karşısında akıllar hayrette kalır. Ancak seni tesbih ve tenzih etmekten,senin hikmetine teslim olmaktan başka bir çıkar yol bulamazlar...

20 Eylül 2010 Pazartesi

BLOGA İSMİNİ VEREN KİTAP..

Kapa gözlerini ve dinle sakî, bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun?!.. İstanbul’a çıkmayan bir lale yolu, laleye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır, yitiktir. Rüzgârları toplayan hüzünler aşklar yoksa İstanbul bahçelerinde ve bir kabir başında ışıklar yas tutar gibi laleler ağlar seher vakitlerinde.
Uyan sakî, lale devrindeyiz!..
Lale devrinde uyanıyoruz, yazarın bize “Uyan ey Sakî!” diye seslenmesiyle. Gözlerimizi Lale Devri’nde açıyoruz.
Bir aşk cinayetiyle başlayan yolculuğumuzda bizlere kimler kimler eşlik ediyor. İshak Efendi, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, III. Ahmet ve gönünllerin şuh şairi Nedim.
Yolculuğa bir delinin ve bir aşığın başından geçenlerle başlıyorsunuz. Sonra mesela bir aşığın meselesinden çıkıp, bir İstanbul, bir imparatorluk meselesi haline geliyor.
700 yıl hüküm süren bir imparatorluğun belki de en hüzünlü 12 yılı konu oluyor romana. Belki de hüznün ve mutluluğun en fazla bir arada olduğu ve en fazla yollarının kesiştiği bir dönem.
İstanbul’un güzelliğinin zirveye ulaştığı, adının dillerden dillere dolaştığı bir dönem. İstanbul eğlencelerinin, Sadâbâd güzelliklerinin ve Lale’nin zirvesine ulaştığı bir dönem.
66 sualde bir cinayetin nasıl aydınlandığını, olayın sadece bir cinayet olmadığını okudukça görüyorsunuz. Sayfalar ilerledikçe siz de romanın içine giriyor, cinayeti çözmeye çalışan bir dedektif oluyorsunuz. Roman cinayetten uzaklaşıp aşkın derinliklerine girdikçe siz de cinayetten uzaklaşıyor ve gönlünüzde bir aşk acısı hissediyorsunuz.
Okuyanı kendine bağlayan bir roman. Adeta kahramanlarla birlikte yaşıyorsunuz olayları. Onların başına gelen bir şey sizi de derinden yaralıyor. Aşklarını derinden hissediyorsunuz. Bir lale soğanına, bir laleye verilen o anlamı siz de hissediyorsunuz hayatınızda.
Ve tabii ki tasavvuf. Aşk olur da, sevda olur da, inanç olur da tasavvuf olmaz mı? Kitabın kendisi başlıca tasavvuf zaten. Lalenin tevhid inancını simgelemesi, Allah’ın birliğini simgelemesi tasavvufun temeli değil mi zaten?
Derler ya gül peygamberi yani kesreti, yani çokluğu, lale ise vahdeti, tevhidi, yani birliği temsil eder… İşte bu yüzdendir ya bir lale soğanından ikiz lale üretilmez. Her lale tek ve kendine özeldir.
Bu romanın içinde kendinize de bir yer ayıran. Şüphesiz kahramanların gönlünden etrafı siz de seyredeceksiniz. Olanlara müdahale edemeyeceksiniz belki, ama onları yakından izlemekten de geri kalamayacaksınız.
Uzun süredir okuduğum ender kitaplardan bir tanesi Katre-i Matem. Ve bitirdiğimde sanki ömrümün bittiğini düşündüren bir kitap. Şimdi hangi kahramanlarla yaşayacağım ben? Şimdi hangi kahramanların özünü bileceğim…
Katre-i Matem – İskender Pala
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat*

* Yılın en uzun gecesinin hangi gece olduğunu müneccimler ile takvim düzenleyenler asla bilemezler. Onun hangisi olduğunu ancak gama müptela olmuş âşık bilir.

HERKESE OKUMASINI TAVSİYE EDİYORUM.

YAZAR ARANIYOR!!!

Blogda yazı yazmak isteyen arkadaşlarım varsa eğer bekliyorum..

buda tasarıım :)

Buda tasarım gülmeyelim..:) üüff baktıkça daraldım nasıl yatılırsa ordaa ..ama ilginç bizim türklerden yaptıran olurmu bunu olmaaazz:)

kalıcı saç düzleştirme

http://www.uzmantv.com/sac-nasil-duzlestirilir

kalıcı saç düzleştirme yapıyolarmışş merak ediyorduk bizde..nurcancım buda senin için senden başka merak eden olcağını sanmıyorum :) haydii izle bakalıım cesaret edebilirsen sende yaptırırsıın

çıt çıt :)

http://www.uzmantv.com/saca-citcit-nasil-yapilir
 çıtçıt takmasını beceremeyen arkadaşlarıma yardımcı olmak istedim:) bizim söyleyişimizle postiş takamayanlara bende içlerindeyim:) uzman tv maşşalh her konuda yardımcı oluyo bi poştiş takmayı anlatmamışlardı onuda anlattılar :)) ama işe yarar sanki izleyeliim öğreneliim dipten postiş görünen kafalarla gezmeyeliim ..ablamızı rahatsız edip durmayalım postişimi tak diye:)))

soyağacı şeklinde raf

çok güzel bir fikir..çok hoşuma gitti..düşünen iyi düşünmüş valla ..

buda tavuk pilav tasarıMIMIZ:)

bunu max le çizmedim ama buda tasarım :) yemek yapmayı eğlenceli hale getirmeyi seviyoruz..zeytin gözleeer biber ibiklerlee çok güzl görünüyosun tavuk kardeş:) yapımda emeği geçen nurcancığımaa sevgileerr:)

kitaplık tasarımım:)


max  öğrendikten sonra tasarım yapmaya başladım.ne anlardım ben tasarımdan ama anlıyomuşum galiba:P kendi odamıza çizmiştim ama şuan sadece çizim olarak kaldı .inş. en kısa zamanda uygulanması dileğiyle abime saygılar..:)

bismillahirrahmanirrahim:)